Yoksulluğa, Güvencesizliğe ve Krize Karşı Mücadele
(4)
English
|
Tarih boyunca, üretimin şekli ve sahipliğinin, hem
toplumların siyasi yönetim tarzlarını, hem de çalışma
ilişkilerini biçimlendirdiğini gördük.
Bilgiye dayanan üretimin güçlendiği ve yatırım
sermayesinin de hissedarlara ait olacağı dönemler başladı.
|
Şu an geçiş döneminin sancılı dönüşüm
evresindeyiz. Girişimcilikte değişiyor.
Girişimi başlatanlar, şirket yönetimini yönetim
kurullarına bırakıyorlar.
Sahip oldukları kurucu hisselerin kâr payı
üzerinden gelir sağlıyorlar. |
|
Çalışanların, ticari girişimlerde aynı zamanda
hissedar/pay sahibi olacağı bu üretim döneminde, bilgi ve
teknoloji ana üretim araçları olacak.
Çalışma ilişkilerinin de bu durumdan etkileneceği şüphesiz.
Ancak geçiş her yerde ve aynı hız da olmayacak.
Tarım toplumunun, endüstri toplumuna dönüşmesi nasıl
kuşaklar boyu sürüyorsa, bu ekonomik ve siyasi değişimde
aynı şekilde zaman alacak.
Siyasi yapılar değişecek, çünkü mevcut siyasal yapılar,
mevcut toplumsal ihtiyaçları cevaplayamıyor.
(Bu ayrı bir tartışma konusudur.)
Ekonomik yapı değişiyor çünkü, üretim araçları ve yöntemleri
ve daha önemlisi pazarlarda var olma koşulları
değişiyor. (İnternet üzerinden verdiğimiz siparişi 2
gün ile 2 hafta arasında dünyanın her tarafından
alabiliyoruz. Üstelik kapımıza kadar geliyor.) |
Bunların ışığında, çalışana fayda
sağlayacak ve güvenebileceği tek yapının, gene
çalışanlar tarafından oluşturulan
organizasyonlar olacağını görüyoruz.
Ancak mevcut çalışan örgütlenmesi olan
Sendikaların da, organizasyon yapıları ve
benimsedikleri ilkeler olarak değişimden geçmeleri
gerekli gözüküyor. |
|
|
Sendikaların iki temel noktada ciddi değişimden geçmesi
gerektiği görülüyor.
İlki, Sendikal Organizasyonlar aynı zamanda bir
"Tüketici Örgütlenmesi" işlevi de yürütmek
zorunda. |
|
İkincisi, Sendikalar toplumun tüm iş gücü
arzını kapsayacak şekilde "İstihdam Büroları"
işlevi yüklenmek zorunda. |
|
Aksi halde şu anki yapıları ve ilkeleri ile
Sendikaların çalışanlara olan faydasızlığı artacak.
|
Tüketici Örgütlenmesi:
Tüm çalışanlar aynı zamanda birer tüketicidir
gerçeğinden hareket edilmektedir.
Tüm firmalar, ürünlerini satmak zorundadır. Tüketicilerinin
sürekli ve düzenli olması hayati önemdedir.
Bu yüzden bir firmaya yapılabilecek en önemli yaptırım
güçlerinden biri de, ürünlerinin boykot
edilmesidir. Çünkü firmanın tüketici pazarında
kaybedeceği müşterileri, derhal bir başka firma
muadil ürünleri ile doldurabilecektir.
Ve firma için pazar daralması, tüm işçilerinin
greve gidip, üretim yapmamasından daha ağır bir
bedeldir. |
|
Sendikalar gerek üyeleriyle, gerek ise tüm diğer tüketicilerle
hareket etme imkanı bulduğu zaman, işletmeler üzerinde
direk ya da dolaylı (eğer ara mal üretiyorsa firma, nihai
ürünü üreten firmanın ürünlerini boykot ederek) olarak
baskı gücüne kavuşmuş olacaklardır.
Üstelik gerek yasalarla, gerek diğer yaptırımlarla da
olsa bu eylemi engelleyebilecek hiç bir hukuki ve fiziki
imkan yoktur
|
İstihdam Büroları:
|
Gelişmiş ülkelerden başlayarak, esnek çalışma
modelleri ve bunu düzenleyen çalışma
ilişkilerini tanımlayan yasalar her ülke
gündemine girmektedir.
Özel sektörün çalışma ilişkilerindeki yükümlülük
giderlerinini azaltıp, rahatlatan bu uygulamalar, ne
yazık ki engellenemiyor. |
Çünkü üretim ve tüketim yapısı, nüfus yapısı
ve işsizlik artışı, ekonomik değeri olan kaynakların
yapısı sürekli değişiyor.
|
|
Şu an özel istihdam büroları, özel
sektörün ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş bürolar
olarak faaliyettedirler. Çalışanın sosyal ve
ekonomik hakları üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Özellikle esnek çalışma uygulamaları,Sosyal
Güvenlik Sisteminin özelleştirilmesi ve yerine
Bireysel Emeklilik ve Sağlık sistemlerinin
getirilmesi, aynı dönüşümün diğer farklı parçalarıdır. |
|
Mevcut sendikacılık anlayışı, sürekli ve düzenli
çalışanların, taylorizm denilen üretim bandına dayalı
yığın ve toplu üretimine dayanıyor. Teknoloji ise bu dönemi
bitiriyor.
Sendikaların temel var oluş amacı, çalışanın sosyal
refahını ve yaşam şartlarını iyileştirmektir.
İşçiler bu amaçla bir araya gelip birlik olmuşlardır.
Bu yüzden geçmişteki Sendikacılık anlayışı ile
karşı çıkılan konu ve durumları tekrar ele alınmalı.
Yeni şartlar altında çalışan menfaatine "neler
yapılabilir?" ona bakmak lazım.
Bir çalışanı en iyi anlayacak ve destek
olacak şey, gene diğer bir çalışandır.
Bu yüzden halen İşçi Örgütlerinin kapsamı
dışında kalan esnek çalışanları da kapsam içine
alacak uygulamalar geliştirmek zorunludur. |
|
|
Sendikaların oluşturacağı özel istihdam büroları,
piyasadaki özel girişimlerin aksine, "şirkete kâr"
değil , "çalışana fayda" amaçlı
olmalıdır.
Esnek çalışmak zorunda kalanların işlere
yerleştirilmesi yanında, işsiz oldukları dönemlerde yeni
vasıflar kazanmaları için eğitimlerini de sağlanmalı.
Bunların dışında, bu kişilerin iş gücünden
faydalanarak Sendikaların çalışanı destekleme amacıyla
oluşturduğu girişimler de güçlendirilmeli.
Bu ofisler aracılığıyla, esnek çalışanın
karşılaşabileceği sosyal ve ekonomik riskleri hafifletmek
için bazı önleyici uygulamalar geliştirilmelidir. |
Bunları yapabilmek imkansız değildir. Tam tersi
basitten başlamak şartıyla çok kolaydır.
Bunu yapabilecek istek ve kararlılık önemlidir.
|
Eğer gerçekten dürüst ve şeffaf sendikacılık
yapılıp, ekonomik kaynaklar kaybedilmez ise
yapılabilinir.
Bu şekilde "çalışan
örgütlenmeleri" toplum içinde daha güçlü
bir pozisyona da ulaşacaklardır. Hem kamuoyu
desteği, hem çalışan güveni güçlenecektir.
Gerek ulusal iktidarlar gerek şirketler üzerindeki
yaptırım güçleri de artacaktır.
Bu yüzden sendika yönetimlerinin, bir an önce kafa
kafaya vererek, ortak bir istihdam bürosu yapısı
oluşturmaları gereklidir.
Esnek çalışanları da yeni bir sendikal
örgütlenme altında toplamaları şarttır.
Ya da "bu olmaz!" deyip, Sendikaların içini
eritip, tamamen bitireceklerdir.
|
|
Çalışanlar bu durumda, alternatif kalmayınca yeni
tip "Çalışan
Organizasyonları" oluşturacaklardır.
Bu değişim birden bire olamayacağı için, geçiş
döneminde, mevcut yapılar üzerinden neler yapılabilineceği
3 başlıkta derlendi.
1) İş yeri-İş kolu bazında
2) Bölge bazında
3) Ülke ve Uluslararası bazda
1) İş yeri-İş kolu bazında
|
a) İlk yapılması gereken şey, Sendikanın Çalışan
gözünde kaybettiği güveni geri kazanmasıdır.
Yani, |
I) Sendika yönetiminin içinde
bulundukları durumu ve çıkmazlarını tüm
üyeleriyle paylaşıp, ortaya koymasıdır.
|
II) Gelir-Giderler konularını
üyeleriyle paylaşarak, yönetimi
şeffaflaştırmasıdır.
|
III) İş Yeri Temsilcisi ve
delege seçimlerinde, tüm taraflar oy oranlarına
veya kişiler aldıkları oy miktarına göre
belirlenmesi gerekmektedir.
Grup listeleri üzerinden yapılan seçimler sona
ermeli.
Yönetimler de tüm üye kesimlerin farklı düşüncelerini
taşıyacak kişilerden oluşmalıdır.
|
IV) İşveren yetkilisi veya
temsilcileri ile görüşmelerde, verilen tekliflerin
tümü çalışanlarla paylaşılmalıdır.
Ancak ayrıntılar üzerinde tartışma ve karar alma
kısmı, seçilmiş yetkililerce gerçekleştirilmelidir.Verilen
kararlar, işveren temsilcisinden önce üyelere
bildirilmelidir.
|
|
b) Sendikanın İş Yeri
Temsilcileri, iş yeri birimlerine göre değil,
işlerin niteliğine göre belirlenmelidir.
Yani A birimindekileri 1 temsilci, B birimindekileri
1 başka temsilci şeklinde değil.
Çünkü, özellikle hizmet sektöründe, beyaz yakalıların
artması ile uğraşılan işlerin çeşitliliği de
artmıştır.
Bu işlerin farklılıklarına göre gruplamalar oluşturup,
temsilciler buna göre belirlenmeli.
(Bir temsilcinin hem kat görevlilerini, hem
sekreterleri hem de operatörleri aynı verimlilikte
ve isabette temsil etmesi zordur. Bunun yerine,
mesela sekreterler için ayrı, kat görevlileri
için ayrı, şoförler için ayrı bir temsilci
olması daha doğrudur.)
Böyle her temsilci, belli bir alanda uzmanlaşmış
olarak sorunlara müdahil olabilecektir. İşçinin
sorununu daha doğru anlatabilecektir.
|
|
c) Sendikanın çalışanlar arasındaki
iletişimi geliştirmek ve dayanışmayı artırması
için, sosyal etkinlikler ve kampanyalar düzenlemesi
gereklidir.
Sendikalar sadece işçi-işveren arası aracı
kurumlar değillerdir.
Çalışma koşullarının geliştirilmesinin
yanında, çalışanın sosyal refahını artırmak için
de çalışmalıdırlar.
Ayrıca uzlaşmazlıklar sırasında harekete geçildiğinde,
ihtiyaç duyulan kamu oyu desteğini de hazırlamak
zorundadırlar.
Bu amaçla ilk olarak toplantı ve sosyal organizasyonları
organize edebileceği, kapalı ya da yarı kapalı
bir lokal alanı belirlemesi lazım.
Burada,
I) Çalışanlarla
ilgilendirecek, çalışma yaşamına ait son
durum bilgileri içeren dokümanlar, |
II) Toplantı, panel, açık
oturum, gibi etkinlikler düzenleyebileceği
malzemeler, |
III) Kermes,
yardım-dayanışma toplantıları,
tanışma-kaynaşma partileri, |
IV) İkinci el eşya
satış-takas pazarı, ev aletleri tamir günleri
vb. gibi sosyal etkinlikler,
yapılabilmelidir.
Amaç, üyeler arası ilişkiyi güçlendirmektir.
Üyenin bir topluluğa, bir gruba ait
hissedebilmelerini sağlamaktır.
Çoğu üye çalışma hayatı boyunca,
sendika tesislerine hiç gitmemekte, nadir kısmı
ise seyrek gitmektedir.
Bu çalışanın
gruba ait olma duygusunun gelişmesini
önlemektedir. |
V) Özel durumları olan üyelere destek ve
yardım için geçici bağış ve destek
organizasyonları sendika yönetimleri tarafından
organize edilip, uygulanmalıdır. (Mesela
bir hastalık, kaza, felaket sonucu destek
vermek için...) |
|
|
d) Düzenli sosyal etkinliklerin
geliştirilmesinden sonra, sendikalıların çocuklarına ve
aile bireylerine yönelik olarak destekleyici etkinlikler
geliştirilmeli.
Bu hem gençlerin sendikaya olan yaklaşımını olumlu
etkileyecektir. Hem de sendika üyesi olmayan akrabaların
desteğini de artıracaktır.
|
e) Üyelerin genel
tüketim ürün ve hizmetlerin, toptan ve daha
ekonomik sağlanması için de geçici satın alma
organizasyonları oluşturması gerekir.
Bu organizasyonlar, tüm üyeler için olabileceği
gibi belirlenmiş alandaki meslek çalışanları için
de olabilir.
Ya da bölgeler veya şubeler temelinde de olabilir.
Bu sendikanın üyelerine sağladığı özel
avantajlardır.
Hem sendikalı olmayanları sisteme
dahil olmaya ikna etmek içindir. Hem de bölge
ekonomisinde, alım gücü olan bir grubu temsil etme
yeteneğidir.
Günümüzde sendikalar arasında, üyeler açısından
ayırt edici fazla fark kalmamıştır.
Sendikalar farklarını ancak üyelerine sağladıkları
farklı imkanlar çerçevesinde ortaya koyabilirler.
Sendika üyelerine destek sağlayan hukuki sözleşmeler,
mesela sağlık anlaşmaları, sigorta anlaşmaları
da bu kapsama girmektedir.
|
|
f) TİS zamanlarında, ücret
sendikacılığı prosedürü izlemek, Sendika'yı
zayıflatmaktadır.
|
Sadece isteyen taraf olmak;
pazarlık değil, dilenmedir. |
|
İşveren Temsilcisinin hedefi, sadece daha az ödün vermek
olacaktır.
Bu yüzden bu görüşmelerin
"Pazarlık" şekline çıkarılması lazım.
Yani işveren tarafına taleplerin yanında, cazip gelecek
yeni önerilerde bulunmak gerekli.
(Bu verimlilik artışı, üretimde tasarruf olabileceği
gibi, kurumun ürün ve hizmetlerin bir kısmını
desteklemekte olabilir.)
Veya anlaşmazlık sonrasında, başvurulacak ve işvereni
uzlaşmaya zorlayıcı uygulamalar olabilir. (Grev, iş
yavaşlatma, ürün boykotu, yasal yaptırımlar, ...vs.)
Eğer Sendika bunları yapmıyor ya da yapamıyorsa, o
sendikadan ayrılıp, çalışanlarca yeni işçi birliktelikleri
oluşturulmalı.
|
2) Bölge bazında
Sendika bölge bazında iş yerine veya koluna göre daha
fazla esnekliğe sahiptir.
Hem daha geniş bir alan ulaşabilmektedir.
Hem de farklı
iş kollarından veya yerlerinden de destek sağlayabilme
imkanı vardır.
Ulaşabildiği üye sayısı daha fazladır. Ancak üye sayısının
fazla olması bir güç sahibi olmanın ifadesi değildir.
Sendikanın gücü, üye sayısından değil, üyelerini
ve toplumu harekete geçirebilme gücünden gelir.
Bu da ancak aynı zamanda bir Sosyal Organizasyon olan
Sendika'ya duyulan güvenin güçlendirilmesi ve tüm
Sendikalı üyelerin ortak zeminler üzerinde kaynaşmalarını
sağlamakla mümkündür.
|
Geçmişte sendikaların sık kullandıkları,
siyasi, dini ideolojilere dayanan veya sınıf
farkındalığı üzerine kurulmuş yaklaşımlar,
aslında önemsizdir. |
Çünkü üye olsun ya da olmasın, "çalışanın
ilk amacı" işini korumak ve gelir sağlamaya devam
etmektir. Geri kalan her şey, bu yolda ayrıntıdır.
Sendikalar, sadece iş yerlerinde etkin kaldıkları sürece,
gerek çalışanlar gerek ise toplum için önemli sosyal
roller yüklenemezler.
Sendikanın bölge ekonomisinde etkin bir rolü olmalı. Bölgenin
sosyal hayatına etki etmeli ve sosyal refahını
desteklemelidir.
|
İşsizlik durumu yaşandığında, eski üyesini
destekleyici ve koruyucu uygulamalarda geliştirmelidir.
Ancak bu şekilde, üyelerinin desteğini
kazanabilir. Toplumsal hareketlerde, eylemler de
kamuoyu desteğini arkasına alabilir.
|
|
I) Sendika üyeleri ve aileleri için
düzenlenen sosyal etkinliklerin bir kısmı
toplumsal fayda üzerine genişletilmelidir.
Çevre temizliği, ağaç dikme, çiftçilerle emek
dayanışması (bir pazar günü zeytin toplanması
gibi) etkinlikleri düzenlenip, bu etkinliklere
sendika üyesi olmayan vatandaşlarda davet
edilmelidir.
Hiç sendika üyesi olmamış toplum fertleri ve
gençler için destekleyici çalışmalar dahil
edilmeli. Böylece gençlerde Sendika eğilimi de
desteklenecektir.
Asıl amaç, Sendikanın toplumsal etkinlik alanını
genişletmektir. |
|
II) Farklı sendika şubesi üyelerinin, hatta farklı
sendikaların üyeleriyle bir araya gelecekleri etkinlikler
düzenlenmelidir.
|
III) Sendikaların, bölgenin ekonomi planına göre
ihtiyaç duyulacak kalifiye personelleri saptamalılar.
Özellikle işsiz olan eski üyelerin eğitilerek
desteklemeleri faydalı olacaktır. |
IV) Bölgedeki toplumun ihtiyaçlarına göre,
sendikaların da bölgelerde girişimci olarak da
etkinlik göstermeleri gereklidir.
Bu girişimler, kooperatif veya dernek şeklinde
olabilir. Yasaların elverdiği şekilde, birkaç
farklı sendika ile ortak girişim şeklinde de
olabilir.
Tüketici kooperatifleri veya dernekleri, Tarımsal
Üretim Merkezleri, özelleştirilmiş kamu
girişimleri, bölgenin ihtiyaçlarına yönelik işletmeler,
Sosyal Destek Kuruluşları, vb.
Her üyenin, sendika üyelik aidatının bir kısmı
karşılığında şirket hissesi olarak, üyelere
sahiplendirilir. Böylece girişimci sermayesi de
üyelere ait olur.
|
Bu girişimler, şimdiye kadar olduğu
gibi; örneğin turistik sosyal tesis ya da
üyelere apartman dairesi şeklinde
olmamalıdır.
Sendikalarda yapılan yolsuzluklar ve yöntemleri
incelendiğinde, bu tür girişimlerde çok
fazla yolsuzluk görülmektedir.
Özellikle şeffaf olmaktan kaçınan yönetimlerde
bu durum maalesef kaçınılmaz gözüküyor. |
Yapılacak girişiminin, sermayedar girişimciden
farklı hedefler üzerinde olması şarttır.
a) Girişim, piyasa
da rekabet edecek bir ürün ya da hizmet
üzerine olmamalıdır.
Sadece sendika üyelerine yönelik ve
piyasaya göre avantaj sağlayacak şekilde
olmalı.
Eğer bu mümkün değil ise, toplumsal
faydayı hedefleyen bir sosyal yatırım veya
işbirliği olmalı.
Bu müşteri sürekliliğini ve düzenliliğini
sağlayacaktır.
Kâr değil, fayda ön planda olmalı.
|
b) Girişim, sadece
"sendika üyelerinin talep artışına göre"
büyümeli. Para kazanıyor diye, işletme büyütülmemeli.
|
c) Yönetimin tüm
ekonomik hareketleri, tüm
üyelere-hissedarlara karşı şeffaf
olmalı.
|
d) Elde edilen net
gelirler-kâr'lar, her yıl sonunda tüm
üyelere hisseleri oranında dağıtılmalı.
|
e) Her sendika
(şube) yönetimi değişikliğinde, bu
girişim yönetimleri de değişmeli ve asla
aynı kişiler tekrar görevlendirilmemeli.
|
f) Girişimlerde
çalışacak kişilerin istihdamında,
işinden ayrılmış, işsiz kalmış eski
sendikalılar öncelikli olmalı.
|
g) Girişimlerde
çalışacak kişilerin yıllık çalışma süreleri,
sınırlı olmalı. Çünkü burası sendika
üyelerini olumsuz koşullara karşı güç
toplamaları ve bir süre destek görme amacıyla
oluşturulmuştur.
|
h) Sendika üyeliği
tamamen biten üyelerin hisseleri, bu işletmeler
tarafından bedeli mukabili alınıp, yeni
sendikalılara tahsis edilmelidir.
(Örneğin: Bunun için girişim mesela 5
milyon hisseye bölünür. Her üyelik aidatı,
bir hisse olarak değerlendirilir.
Kuruluştaki üyelerin sayısına va
yıllarına göre olan değerler, hisse
oranı olarak üyelere yazılır.
Kalanı her dönem eklenir. Örnek olarak; 10
bin üye ortalama var ise ve sendikalılıkları
ortalama 20 yıl ise, 10000x20x12=2.400.000
hisse girişimin başında dağıtılır.
Kalanı her yıl sonunda eklenir.
Yıl sonunda kâr payı dağıtılır. Kâr
marjı çok düşük tutulacağı için
büyük bir katkı olmasa da, üyeliği sürece
desteklenmiş olacaktır. Ayrıca çalışanın
iş ilişkisi bittiğinde eline ek bir
ekonomik kaynakta geçmiş olur.)
|
Bu uygulamadaki gizli amaç ise,
girişimin kasasında önemli
miktarda paranın kalmasına izin
vermeyerek, olası insanoğlu yoldan
çıkmalarının önüne geçmektir. |
|
ı) Bu girişimler
aynı zamanda işsiz kalan eski üyeler
için, eğitim ve yeni meslekler öğrenme
yerleri de olmalı.
|
Bu girişimlerin birkaç faydası
olacaktır.
a) İşletme yapısı ve çalışması şeffaf
olacağı için, tüm üyeler için güvenilir bir
yatırımdır.
b) İşletme gelirleri, hisse sahibi üyeler için
destekleyici ek gelirdir.
c) İş kaybına uğrayan sendikalılar için,
geçici iş imkanı ile destek alacakları bir
yerdir.
d) Farklı iş kollarından gelen ve kalifiye
niteliğini kaybeden çalışanlar için bir eğitim
alanıdır.
3) Ülke ve Uluslararası bazda
Günümüzde tüm çalışanlar aynı zamanda birer tüketicidir.
Sadece kendi bölgelerinden değil, dünyanın her yerinden
ürün satın almaktadırlar.
Çalışanları harekete geçirebilecek büyük tüketici
örgütlenmeleri, tüm şirketlerin üzerinde baskı
oluşturabilir.
Günümüzde, hemen hemen her devletin
imza atıp, taahhütlerle ortak olduğu uluslar arası
ticaret anlaşmalarının büyük bir kısmı,
toplumlarının sosyal refahını yükseltme amacını
taşımamaktadır.
Genellikle lobi faaliyetleri ile uluslar arası ticareti yönlendiren
şirketlerin çıkarlarına göre şekillenmektedir.
Ulusal kararlara etki etmektedirler.
Bu nedenle, şirket kârlılıklarıyla beraber, toplumsal
faydayı da gözetip baskı oluşturacak, dengeleyici
demokratik yaptırımlar gereklidir.
Bu yaptırımları, Uluslararası düzeyde birlik oluşturmuş
çalışma örgütleri yapabilir.
KAYNAKLAR |
|